Etiketler

, , , , , , ,


Bütün yazılım geliştirme süreçlerini unutun. Ne şelale (waterfall), ne tümleştirilmiş (unified process) ne de XP (Extreme Programming) , ne de diğerlerini biliyor olun…
Karşınıza bir proje geldiğinde, o projenin doğası gereği hareket etmek esastır. Peki nedir projenin doğası?
Mevcut bir yazılımın yeniden yapılandırılması, yazılması mı, hata giderilmesi mi, bakım mı? Tamamlanmış bir projeye yeni modüllerin mi eklenmesi mi, farklı sistemlerden veri transferi mi, entegrasyonu mu? Müşteri yeni istekler mi istiyor, yeni satın alınımlar mı söz konusu, yeni versiyon mu, kanun mu, yasa mı? İhale mi?
Proje geliştirme süreci kendi doğası gereği, yazılım geliştirme yönetimini kendisi belirler. Örneğin, isterleri belirsiz bir projenin analizin henüz isterleri netleşmeden yapamazsınız. Fakat başlamak içinde isterler netleşsin diye de beklemezsiniz. Bu durumda sürecin biri bitmeden diğerinin başlaması gerektiği kaçınılmazdır. Belirsizlik varsa, süreç içinde belirsizleri yok etmeden yoluna devam edebilmesin. Çünkü belirsiz durumu lehine yönlendirebilirsin. Konuşursun sık sık, hem arkadaşlarınla hem de müşterinle… Elinde bir kâğıt, canlı canlı çizersin üzerine, yazarsın notlarını… Az ve öz olur, çünkü belirsizlikler çoktur. O an için kısa koşular yaparsın ama nereye koştuğunu hep bilirsin… Yanlış yere mi koşuyorsun, koşarken yönünü değiştirsin . Yapmadık mı bu zamana kadar bu yöntemi hiç… Yapmaz olur muyuz hiç… Çevik programlama, XP yani extreme programming dedikleri böyle bir şey işte…
Diğer taraftan, tüm sınırları çok önceden çizilmişse ve her şey netse… Hani tabiri yerindeyse bir kanun, yasa gibiyse ya da bir ihale ile gereksinimler harfiyen belirliyse, o zaman da süreçleri iç içe sokmanın anlamı yoktur… Çünkü belirlidir her şey… Diyen diyeceğini demiş ve gitmiştir… Elinde sağlam bir analiz ve ciddi bir dokümantasyon vardır. Adım adım tüm süreçleri tek tek yaşarsın… Basamak basamak sonuca doğru akarsın. İşte şelale(waterfall) yöntemi dedikleri de böyle bir şeydir. Bir kere çıktın mı yola, basamaktan düşmeden döndün döndün, düştün mü o halde artık dönemezsin, mecbur bir sonrakini de geçeceksin…
Aklın yolu birdir, bilmesenizde uyguluyor olabilirsiniz. Ama eksik birşey kalmasın… Siz yinede okuyun, bilin kullandığınız tekniği… Çünkü sizden önce yol alanlar, illaki sayısız kere çarpıp döndükleri duvarların izlerini alınlarında taşırken, yaşadıkları acıları da, tecrübe diye bir yerlerde paylaşmıştır. Bu yolunuzu değiştirtmez belki size ama en azından hangi duvara çarptığınızı bilirsiniz…